Cinsellik insanın doğasında olan ancak yaşadığı toplum, inanç ve öğretiler ile şekillenen, kişiden kişiye oldukça farklılıklar gösteren psikofizyolojik bir deneyimdir. Cinselliğin konuşulmadığı, tabu olduğu toplumlarda söylentiler, abartılı yorumlar ve hikayeler bilimsel olanın yerini alarak kalıplaşmış inançlara dönüşür ve bunlara cinsel mitler denilmektedir. Cinsellik konusunda yanlış inançlar oluşmasını önlemede en etkin yöntemin erken yaşta başlayan cinsellik eğitimi olduğu gösterilmiştir. Ancak bu eğitimin anne baba ile birlikte bebeklikten itibaren başlaması ve okul yıllarında yapılandırılmış bir şekilde devam etmesi ideal olandır. Oysa ki cinsel eğitimin önündeki en önemli engel yine var olan cinsel eğitimin çocukları, gençleri erkenden cinsel ilişkiye girmeye özendireceği mitidir.